Derici Yörükleri Tarihçesi:
1071’den sonra İran üzerinden. Anadolu’ya Türk Boylarının göçleri başlamıştı.
Bu göçler özellikle Moğolların Harzemşahlar devletini yıkması üzerine (l23l) büyük boyut kazanarak 1300’lere, daha sonra da azalarak 1517 yılına kadar sürdü.
Yörükler, Oğuzların Karaevli, Yaparlı-Yabırlı ve Yazır-Yazırlı boylarındandır.
Daha Orta Asya’da iken yeni Yörük boy adları oluşmuş ve
Yörükler bu üç grup altında toplanmıştır. Bunlar Honamlı, Horzum ve Tekeli Yörük boylarıdır.
Özellikle 11.YY da Selçuklu Göç Politikası, 13.YY da Moğol ve 15.YY da Timur’un zorlamasıyla
Anadolu’ya üç büyük grup olarak gelen Horzum Boyuna mensup obalar Adana ve Mersin’e, Honamlılar ise Mersin, Kahramanmaraş, Konya ve Aksaray’a iskan edilmişlerdir.
Büyük obalara otlakların yetmemesi, akrabalar arası geçimsizlik,
savaş nedeni ile Balkanlar,Ege, Adana ve Mersin’ in işgali,bölgedeki
yerleşik grupların kötü davranışı Bu yerleşik gruplardan en önemlisi
Maraş Zeytun bölgesinde bulunan ermeni gruplarının toroslarda yaşayan
yörük gruplarına sık sık saldırmaları sebebiyle ana obadan kopmalar ve
devletin sayıca kalabalıklaşan grupları parçalayıp dağıtması gibi
nedenlerle çoğalıp kayıtlara gecen Yörük obaları sayısı ikibini
aşmıştır. Zeytun bölgesindeki Ermenilerin isyanları bilahare ayrı bir
konuda değerlendirilecektir.
Devlet, en makul yoldan giderek onları bulundukları mıntakalarda yerleştirmeğe teşebbüs etmiştir Bununla beraber mali hususatta hiç müsamahacı olmıyan imparatorluk idaresi, Bozulus teşekküllerinin birkaç seneden beri alınmamış olan vergi borçların ı bir türlü affedemiyor ve bu bakımdan Ulus’u sıkıştırmakta devam ediyordu. Bu sebeple 1084 = 1673 yılında giriştiği bir teşebbüs, Bozulus’un Akşehir, Afyon, Kütahya hattında bulunan en mühim kısmını yeniden inhilâle ve dağılmağa mecbur etmiştir.
Bu tazyik neticesinde Bozulus teşekküllerinin Karesi, Saruhan, Aydın ve Menteşe mıntakalarına gelmesi ve hattâ denizi geçerek Rodos, İstanköy ve sair adalara iltica etmeleri , o sırada aşiretlerin devlet memurları karşısında nasıl yılgın bir durumda bulunduklarını ifade eden, en câlibi dikkatmisâllerden biridir.
XVIII. asırdaki devlet idarecileri batıya gelen bu taze Türk unsurların ın bulundukları yerleri kendi tabirleriyle şenlendirmeleri hususunda daha azimli, fakat daha adilâne bir şekilde faaliyete geçmiştir. Bu surette aşiretlere bir taraftan yerleşmeye müsait yerler gösterirken diğer taraftanda bazı tekliflerden affederek, onların orta ve bilhassa batı Anadolu’daki iskân faaliyetlerini kolaylaştırmaya çalışmıştır.
Mecburî iskânın gayesi, göçebe hayat tarzı sebebiyle Yörüklerin, yerleşik halka zarar yapmalarını önlemek, harap ve boş olan iskân merkezlerinin imar edilmesini, ekilmeyen toprakların işlenmesini temin etmek, devlet tarafından kontrol edilmesi zor olan eşkıya gruplarına karşı bir emniyet unsuru olarak set vazifesi görmelerini sağlamaktı.
1071 yılından sonra Mersin Gülnar a gelen Derici obası ( bozulus boyuna mensup olup), Kasım 1722 (H.1135) tarihli bir Yörük defterinde Gülnar’dan kalktığı antik yolları kullanarak Saruhan sancağına geldiği kayıtlıdır.
Saruhan sancağında Çağa (Çal) dağında kışladıkları,(Çağa dağı bugün ingilizlerin siyanürle nikel madeni çıkarttıkları Çal dağıdır.)
Akşehir sancağında Ketenlik dağında yayladıkları açıkça belirtilmiştir.
Osmanlı toplumunu meydana getiren en önemlilerinden biri bu Konar-Göçerlerdir.
Bunlar çeşitli sebeplerle bırakılmış olan ören (harab) yerlere çıkarılan fermanlarla yerleştirilmiş,
oraları bayındır hale getirmişlerdir.
Yund dağında yerleşim yerleri ve bölge haritası incelendiğinde ise; obanın kurulduğu bölgede
çıtak, karakuzu ve hatundere nin ortasında Dumanlı dağ ve Çal gölü bulunmaktadır. Çal gölünün çevresi yaylaya ve konaklamaya müsaittir.
İvrindi Kalesi ile Eski Çıtak Köyü arasında bulunan Çıtlak Mevkiinde ve Dumanlı Dağı (Antik Sardene) üzerindeki Çal Göl-Kiremitlik Mevkiindeki harabeler mevcuttur. Yine köyün kuzeyinde bulunan Karaosmanoğlu ağılının çevresindeki kalıntılar ve su toplama barajı iskân gördüğünün kanıtıdır.
O dönemden sonraki kışlaklar: Genel olarak Kasım ayı başında yayladan kışlağa göç başlar.
Yaylaya dönüş ise Hıdırellez ile birlikte Mayıs ayında başlar ;
1832 de gönderilen bir fermanla, bütün konar-göçer oymakların “deftere tabi” oldukları ve yazılı bulundukları sancakları dışına çıkmaları yasaklandı.
İskana tabi tutulduklarında DERİCİ OBASI : İçel, Isparta, Muğla, Alanya ve Manisa’ya iskan edilmişler.
OBA BEYİ SÜMBÜL BEY , KIŞLAK OLARAK VERİLEN YUND DAĞINDA , BÜYÜK SÜMBÜLLER, KÜÇÜK SÜMMBÜLLER ,
köyünün civarındaki 15 köye OBASINI KURMUŞTUR.
Tüm bu bilgi ve belgelerin ışığında Derici yörükleri büyüksümbüller, küçük sümbüller, çıtak, karakuzu, çoraklar, karaköy, çaltıdere, hatundere, mamaklı, uzunhasanlı, beydere, yağcılar, sarınasuhlar, güzelhisar(menemen), çamlıca olmak üzere 15 köye dağılmışlardır.
Yine bu köylerden bugün İzmir aliağa ya bağlı çıtak köyünde bulunan derici yörükleri, kayıtlara göre : 19.yüzyıl ortalarından önce Saruhanlı Sancağı’nın Güzelhisar Kazası’na bağlı olan Çıtak Köyü,Güzel Hisar Kazası’nın ortadan kaldırılması ile 1878/1879 yılından önce Foça Kazası, 1890 yılından önce de Menemen Kazası sınırları içine alınmıştı. 1880 yılından sonra da yeni oluşturulan Aliağaİlçesi’ne bağlanmıştır. 1880 yılı Aydın Vilayeti Salnamesi’nde 73 hane, 358 nüfus ile Menemen’e bağlı olarak kayıtlıdır. 927/1928 yılı İzmir Vilayeti Salnamesi’nde ise 94 hane,439 nüfusu vardır. Çıtak köyü 17. yüzyılın sonunda Güney Doğu Anadolu’da iskana tutulan Yeni İl Türkmenlerinden Çıtaklu cemaati tarafından 15. ve 16. yüzyıllarda kurulmuş olmalıdır.
Güzelhisar Kazası’na bağlı Çıtakköy ile ilgili ilk kayıtlar 15. yüzyıla dek gitmektedir. Güzelhisarlı Ahmet Dedenin Manisa sicillerine kayıtlı 8.1.1451 tarihli bir vakfiyesi mevcuttur. Bu vakfiyedeki kayıtlara göre Ahmet Dede adında bir zat Çıtak deresi köyünde
yaptırdığı camiye araziler vakfetmiştir. Söz konusu bu vakfın yukarıda belirtilen tarihten de (1451) önceye gittiği anlaşılmaktadır.
Nitekim 1522/1523 (hicri) tarihli başka bir belgeye göre, Hanioğlu Ahmet Dede tarafından tasarruf edilen çıtak mezrası Saruhanlı İshak Bey tarafından daha sonraları Demircioğulları’na vakfedilmişti. Söz konusu aile mensupları halen Güzelhisar’da yaşamaktadır.
Ahmet Dede hakkında Güzelhisar ve Çıtak köyleri arasında şu rivayet yaşamaktadır. Ahmet Dede Çıtakköyünün doğusuna gelip yerleşmiş ve orada bir köy kurmuştur. Köylüler bu iskanı ‘Dedeköy’ olarak adlandırmaktadırlar. Dumanlı Dağının kuzey yamaçlarında, Çıtakderesi kıyısında bulunan ve pınarlar bakımından zengin olan Dedeköy yüzyılın başlarında terkedilmiştir.
Burada mevcut olan ve son yıllarda içindeki mezarı tahrip edilmiş ve metruk durumda olan türbeye de Ahmet Dede(Dedeoğlu türbesi) denmektedir.
Çıtakköy’ü sakinlerine göre, bugünkü iskan yaklaşık 150 yıl önce eski köyün terk edilmesi ile kurulmuştur. Söylentiye göre, köyünhemen kuzeyinde harabesi görülen eski Çıtakköy, ( veya Çıtak) nufusunun büyük bir kısmını bir gecede (?) kaybedince,bugunkü yerine taşınmıştır. Köyün terkine neden olan felaketin Menemen ve köylerinde büyük nufus kaybına sebep olduğu
anlaşılan 1835 yılındaki veba salgını olmalıdır.
Ayrıca köylüler arsında henüz canlı olan hatıralara göre, yeni kurulan köyün sakinlerinin sadece eski Çıtak’dan gelmediği anlaşılmaktadır. 19. yüzyılın sonlarına dek çevredeki irili ufaklı diğer mezra ve yayla
yerleşmelerinde yaşayan Yörük/Türkmenler de yeni Çıtak Köye’ göçmüşlerdir. Örneğin Çıtak, güneydeki Mantarköy’den, batıdaki Beynamaz’dan, Dumanlı Dağ yamaçlarındaki Çukurbağ, Halkalı, Himmettaş, Çal Gölü ve Serezler mezralarındanda göç almıştır.
Bölgedeki antik dönem iskanlarının gösterdiği gibi, yayla ve su kaynakları bakımından zengin olan Dumanlı’nın kuzey yamaçları ile güneydeki Güzelhisar ovası arasında kalan Çıtakköy ve çevresindeki ilk yaşam izleri İ. Ö. 4. yüzyıla kadar inmektedir. Köyün Güneyinde Çingene Kalesi ve güneydeki İvrindi Kalesi sur duvarı teknikleri ile çanak-çömlek buluntularından
hareketle İ. Ö. 4. yüzyıla tarihlenmektedir. Bu kalelerin yakınlarında, yine aynı yüzyıla tarihli, çevreleri teras duvarlarıyla çevrilmiş birden çok mezarlı ve kaçak kazılarla tahrip edilmiş aile mezarlıkları vardır. Hatta bu antik mezardan birinin üzerinde Hızır Dede yatırı bulunmaktadır.
İvrindi kalesi ile eski Çıtakköy arasında Çıtlak mevkiinde ve Dumanlı Dağ üzerinde Çal Gölü-Kiremitli mevkiindeki harabeler ise Geç Roma dönemi (İ.S.3-6 yüzyıllar) köy iskanlarına aittirler. Ayrıca köyün kuzeyindeki Karaosmanoğlu ağılının çevresindeki kalıntılar
ve ince uzun bir su toplama barajı Geç Bizans döneminde de (İ.S. 12 ve 13 yüzyıllar) köy çevresinin iskan gördüğüne işaret etmektedir.
Bir diğer kaynağa göre bu bölgedeki halkın 16. ve 17.yylarda Aydın dan göç etmiş 13 yörük obasından biri olan Derici Yörüklerinden oldugu söylenmektedir.O dönemki osmanlı kayıtlarında Manisa’ya bağlı gösterilmektedir.Günümüzde bu köyde yaşayanlar da kendilerinin Derici yörüğü olduğunu bilmektedir.
1832 de gönderilen bir fermanla, bütün konar-göçer oymakların “deftere tabi” oldukları ve yazılı bulundukları sancakları dışına çıkmaları yasaklandı.
Devlet 1840 da bir sayım yaptırdı. Ama bu sayımın pek sağlıklı olmadığı anlaşılınca, bu sayımı daha ciddi bir şekilde ele alarak 1845 de tekrarladı.
1845 sayımına ait defterde “Aşeran –Cebni ve sair “ başlığı altında Çepni oymakları ile birlikte Tahtacı Türkmenler de gösterilmiştir.
Bu zikr ediliş şeklinde, herhangi bir inanç ayırımı söz konusu değildir. Çünkü ayni sahifede Sünni inançlı Hardallar, Engelci ve Derici cemaatleri de yer almaktadır.
Osmanlı belgelerinde Yörükler veya aşiretlere ilişkin kayıtlarda Alevi-Sünni ayırımı yapılmamaktadır. İnanç farklılığı gözetilmeden cemaatler gruplandırılmakta,kaza statüsü verilmiş daha büyük aşiretlere bağlanmaktadır.
Bu belgelerde de “Cebni ve sair” başlığı altında toplanan “Aşeran” kaydı altında Alevi olmayan: Hardallu, Hardallu Molla Osman, Derici ve Engelci Cemaatleri büyük ihtimalle bulundukları yere göre kaydedilmişlerdir.
Yine Musa seyircinin Ege yörükleri kitabında çıtak, karakuzu, çoraklar, karaköy, çaltıdere ve hatundere köyündeki Derici yörüklerinden bahsedilmektedir.
Aliağa Karakuzu Köyü: Köy çok eskiden dumanlı dağında kurulmuştur.Köyün ilk ismi dericitepedir.Dericitepe köyü daha sonra dağılmıştır.Dağılan köy halkının insanlarının bir kısmı şimdiki çıtak köyünü kurmuş bir kısmıda karakuzu köyünü kurmuştur.
Çoraklar, İzmir ilinin Aliağa ilçesine bağlı bir köydür. İzmir il merkezine 74 km, Aliağa ilçesine 14 km uzaklıktadır.
Yörük ve türkmen cemeatlerinde yönetrim şekli.
padişah tarafından verilen berata gerek görülmeden kethüda,ihtiyar ve sözsahiplerinin seçtiği kişiler boy beyi olurdu.
Cemaatin başında “kethüda” bulunurdu. Kethüdalar idari bakımdan bağlı oldukları boybeyi tarafından tayin edilirdi.
Kethüdaların idaresine bulundukları cemaat üzerindeki sorumluluklan sadece idare etmekle sınırlı olmayıp, aynı zamanda
vergi ile de ilgili sorumluluklan vardı.Kethüdalar cemaatin kanunen vermesi gereken vergileri has voyvodalanna vermeyi
taahhüt ederlerdi ve kefalette bulunurlardı. Eğer idarede acz veya vergi toplamada ihmalleri olursa
cemaat halkının şikayetleri ve has voyvodalannın onayıyla görevden alınıp yerine başkası atanırdı.
Yörükler Orta Asyadan getirdikleri gelenekleri devam ettiriyorlardı. Hayatlı belli kaidelere bağlanmıştı. Bu kaideler, daha çok örfe bağlıydı. Yazları serin olan yaylalarda, kışları ise sıcak veya ılık kışlaklarda geçiren Yörüklerin yaylalara gidiş gelişleri belli bir düzen
içinde yapılırdı bu gidiş gelişler belli yollardan olurdu. Yaylağı ve kışlayı olmayan Yörükler ise otlak kiralardı.
Yörüklerde yaylaklar, oymakların malı sayılır, o oymağa mensup olan herkesin hayvanları burada serbestçe otlardı, Yaylak veya kışlaklardaki evler ve çevrelerindeki küçük bahçeler şahıslara aittir çadırların ve küçük bahçelerin bulunduğu yere yurt yeri denirdi.
Keçi besleyen Yörükler kıldan yapılmış cadırlarda diğerleri ise keçeden yapılmış çadırlarda otururlardı. Evi andıran Yörük çatırlarında oturma, yatma ve yemek pişirme için bölümler vardı. Çadır orta direğin etrafına sıralanmış 5-9 direk üzerine kurulurdu.
Büyük çadırlarda, binek hayvanlarının bağlandığı bölüm dahi bulunurdu. Çadırın oturma bölümü Yörük kilimleriyle kenarlarda minderler bulunurdu.
Derici yörüklerinin geleneğine uygun olarak misafirler için 4 tane oda bulunur yatılı gelen misafirler bu odalarda ağırlanır. Köyde yöresel yemek Keşkek tir her düğünde yapılır. Misafirlere ikram edilir. birde taze peynir ile yapılan höşmerim tatlısı vardır
Koyde fırınlarda köylü kadınlar toplanıp ekmek. pide, börek yaparlar Bal kabaklarını bütün fırına atarlar çok lezzetli olur.
Civardaki köylerde kına geceleri erkekler için ayrı kadınlar için ayrıdır. kadınlar sabahlara kadar türküler söylerler, kına yakarlar, istedikleri gibi eğlenirler.
Bu sırada delikanlılar sevgililerini bir kez yan gözle de olsa görebilmek, seyredebilmek için büyük uğraşı verirler ,gelinin alınacağı gün güreş meydanı kurulur, köyün gençleri ve çevre köylerden gelen davetlilerle güreş tutarlar. Bu müsabakalar
ikindi saatlerine kadar sürer ve ondan sonra gelin alma merasimi başlar.
Giysi olarak kadınlar üç etek giyerler, başlarında tepelik olur; saçlar uzun örülür, bir daldan bir dala sarılıverilirdi. Kızlar ise gelin olmadan önce tepelik yerine yazma ve altından saçları biraz görünecek şekilde çalınılırdı.
Kışları köylerde yazları ise belli bir oranda yani 4-5 aylığına yaylalarda geçerdi. Yazın bitişi ile kışın başlangıç noktasında kışlaklarda kalındığı da görülürdü. Göç ailenin tamamen yaylaya veya kışlağa gitmesi anlamında değildi.
Köyden irtibat kesilmez ve mutlaka bağlantı kurulur, hatta büyükler köyde kalırlardı.
Yörüklerin görevleri; savaşlar esnasında top çekmek, madenlerde mermi dökmek, kale duvarları yapmak veya tamir etmek, kale muhafızlığında bulunmak, donanmada çalışmak, kereste taşımak, diğer zamanlarda ise cami gibi yapıların inşasında çalışmak idi.[3]
Yine defterlere göre, Konar-göçerler eğer bir köy alanında hayvan otlatırlarsa, köyün sipahisine “resm-i kışlak” ve “resm-i otlak” ödeyeceklerdi. Ancak kışladıkları yerlerde tarımla uğraşırlarsa, köyün sipahisine öşürlerinin yanısıra “resm-i zemin” de ödeyecek,
fakat “resm-i kışlak” ödemeyeceklerdi. Ancak her iki durumda da “resm-i otlak ” ödenecekti.[4] Yörükler, askeri taifesinden
sayıldığından vergilerini Subaşı’larına verirlerdi. Eğer bir toprağa yerleşirlerse reaya sayılırlar, vergilerini diğer köylüler gibi vermeye başlarlardı.[5]
Yörükler, Osmanlı İmparatorluğunun ordularında genellikle geri hizmetlerde kullanılırdı. 25’i Yamak, 5’i Eşkinci olmak üzere 30 kişilik ocak şeklinde Tımara sahiptiler. Zaman içinde bu yörüklerden bir kısmı yerleşik hayata geçmiş, eski yaşantılarını terketmişlerdir.
Başbakanlık Arşivlerindeki Saruhan Sancağınında dahil olduğu on dört Tahrir Defterinin dokuz tanesi, tımarlı sipahi ile piyadelere ait yoklama defterleridir. 16.yy da Manisa, Menemen, Foçalar, Güzelhisar, Gördös(şimdiki adı Gördes), Nif, Ilıca, Adala, Mendehorya
(Tarhaniyat), Demirci, Kayacık, Akhisar ve Gördük olmak üzere 13 kazadan oluşmakta idi. [18]
Saruhan ile Karesi Sancağının sınırını belirleyen Yurtdağında(Yuntdağı) Padişahın Hassı (özel askeri birlikleri)olarak özel bir düzene bağlanmış, ve “Elliciyan-ı Yunddağı” adını taşıyan bir cemaat vardı.
“Elliciler” F. Sümer’e göre yörüklerden bir oymağın adıdır.
[19] Ellicilerin Osmanlı Askeri Teşkilatı içinde azep, yaya ve müsellem gibi görevler aldığı belirtilmiştir. Daha sonraları Kapıkulu Teşkilatının gelişmesi ile öteki askerler gibi bunlarda tarihe karışmıştır. 17.yy’dan sonraki dönemlere ait kaynaklarda, bu göçebelerin yerleşik hayata geçtiklerini görüyoruz.[20]
Yuntdağında oturan Yörüklere “Yund Dağı Ellicileri” denildiğini fakat kendilerine “Koçellicileri” adını verdiklerini biliyoruz. Sahip oldukları özel imtiyazdan ötürü Bilecik madeninde top yuvarlağı dökme hizmetinden sorumlu olmadıklarını öğreniyoruz.
Aydın Yöresi Oymakları;
1) abdal 2) Akdaşlı
3) Akkozalı 4) Alacakoyunlu
5) Beylikli 6) Burhan
7) Çepni 😎 Dedekarkınlı
9) Derici 10) Harmandalı-Harbendeli
11) İmir 12) Cerid
13) Karamanlı 14) Karayağcılı
15) Köseler 16) Kirliş
17) Kızıl Kayalı 18) Kocabeyli
19) Musalarlı 20) Omurlu
21) Rahman 22) Saraç
23) Taşevli 24) Yatağanlı
25) Yelaldı
AŞİRETLER
AŞİRETİN ADI
OTURDUĞU YER VEYA BÖLGE
Derici Aşireti
Mamaklı, Uzunhasanlı (Yunddağı), Beydere, Yağcılar, Sarınasuhlar(Yunddağı), Menemen Güzelhisar’ı, Çamlıca(yundağı)
Hicri 1280 yıllarına ait Sicil Defterlerine göre Aşiretlerin son iskanında dağılışları [43]
AŞİRETLER
AŞİRETİN ADI
OTURDUĞU YER VEYA BÖLGE
Abdal Aşireti Adala Bölgesi
Akkocalı Aşireti Büyük Belen ve Gördük civarlarında
Alıcı Aşireti Sart civarında
Anamaslı Aşireti Borlu nahiyesinde
Tekeli Aşireti Palamut’ta
Süleyman obası
Tahtacı Aşireti Yaykın(Akhisar) Ortapare nahiyesi(Demirci),Borlu nahiyesi(Gördes)
Carık Aşireti Kula kazası
Çepni Aşireti İzzeddin köyü, Sakaraltı naam mahal ve ılıca nahiyesi, Belen’de Sazobası, Palamud nahiyesi
Çaparlı Aşireti Emlak’de(Emlakdere), Güzelhisar’ın Kilise köyünde (Menemen- Güzelhisar), Kilimalanı mevkiinde, Sırtlanda
Çakal Aşireti Değirmenderesi (Belen), Gürle’de
Harbendeli Aşireti Adala civarı, Eşme kazası
Doğacalı Aşireti Mihailli çiftliği (İshakçelebi), Belen
Derici Aşireti Mamaklı, Uzunhasanlı (Yunddağı), Beydere, Yağcılar, Sarınasuhlar(Yunddağı), Menemen Güzelhisar’ı,
Çamlıca(yundağı)
Dosuz Arablı Aşireti Nif(Kemalpaşa) civarı
Sancaklı Aşireti Karaoğlanlı Çobanisa, İğdecik, Bozköy (Palamut), Nif(kemalpaşa) Civarı
Sepetçi Aşireti Eski Emlak nahiyesi
Sivrikülah Tahtaı Aşireti Belen civarı
Siyah Kozan Aşireti Selendi nahiyesi, Kula
Şıhlu Aşireti Borlu nahiyesi
Sarılar Aşireti Parsa (Nif-Kemalpaşa)
Araplı Aşireti Mendahorya (Salihli), Ilıca, Musacalı Köyü
Kobak Aşireti Recebli (Yundağı), Sarıçam
Karayahşi Aşireti Sart, değirmendere, Kızkayası
Karayağcı Aşireti Belen, Arabacıboz, Selendi, Durasılı, Türkmen, Çekeler deresi(Yunddağı), Halitli, Eğri, Kalabak.
Kacar Aşireti Manisa çevresi
Kalabak Aşireti Demirci Kazası
Karatekeli Aşireti Salihli Kazası
Karasığıralcısı Aşireti Sart(Salihli) civarı
Kızılkeçilü Aşireti Selendi(Kula)
Kuşçu Aşireti Hacıhaliller çiftliği, Arpalı(Yunddağı)
Kığan Aşireti Yenice köy yanında (Yunddağı), Belen, Karasılı(Yunddağı)
Gündüz Aşireti Akhisar, Gölmarmara
Gündüşlü Aşireti Belen civarında
Kürtler Aşireti Yenice Foça
Musalar Aşireti Koldere çiftliği(Manisa)
Musacalı Aşireti Yenice civarında
Ozancı Aşireti Belen nahiyesi
Ozancalı Aşireti Gölmarmara civarı
Kaynaklar: 1- http://dutlucakoyu.wordpress.com/…/yoruk-oba-adlarinin-kok…/
2-Y.Ziya Yörükân Anadoluda Yörükler ve Tahtacılar s.401
3- Hüseyin Çınar – Osman Gümüşçü Osmanlıdan Cumhuriyete Çubuk Kazası – Çubuk bel. yay. 2002 Ankara s.93
4- Y. Z. Yörükân age.s. 401
5- http://tr.wikipedia.org/wiki/Karakuzu,_Alia%C4%9Fa
6- http://karahankoyu1.tr.gg/Y.oe.r.ue.klerin-Tarih%E7esi.htm
7- http://www.tarihcininyeri.net/forum/index.php…
8- http://www.doganhisar.org/tarih4.htm
9- http://www.alanyaadres.com/popup/haber-yazdir.asp?haber=9049
10- http://www.kolcuoglu.net/modules.php…
0&postorder=asc&vote=viewresult&popup=1
11- Oymak , Aşiret ve Cemaâtlar – Cevdet Türkay . sa : 256
12- http://www.avsarobasi.com/forum/index.php?topic=56793.0;wap2
13- http://arkeodenemeler.blogspot.com.tr/2013/09/ctak-kalntlar-izmir-aiolis-aliaga-ctak.html